Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği’nin açıkladığı 2019 ilk 6 ay verilerine göre 6 ana ürün de iç satışlar adet bazında bir önceki yıla göre yüzde 9 daraldı. Üretim miktarı geçen yılla aynı seyrederken, ihracat artmaya devam etti. TÜRKBESD Başkanı Can Dinçer, “Türkiye ekonomisindeki daralmaya paralel olarak iç pazarda beyaz eşya satışları da ilk yarı yılda bir önceki yıla göre azaldı. Bununla birlikte Haziran ayında satışlarda bir toparlanma görüyoruz, 6 ana üründe iç satışlar yüzde 4, ihracat yüzde 7 oranında arttı. Beklentimiz 2020 yılından itibaren ekonominin büyüme trendine girmesi ve 2021’de beyaz eşya satışlarımızın da tekrar ivme kazanmasıdır. Bu süre zarfında ÖTV’nin kaldırılmasını ve enerji verimli ürünlere sağlanacak teşvikle sektörümüzün desteklenmesini beklemekteyiz” dedi.
Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği, 2019 ilk 6 ayı için sektör verilerini bir basın toplantısıyla açıkladı. Türkiye’nin önde gelen beyaz eşya üreticilerini temsil eden TÜRKBESD’in verilerine göre sektörün iç satışlarında geçen yıl başlayan daralma 2019’un ilk yarısında da yavaşlayarak devam etti. Ocak-Haziran 2019 döneminde 6 ana üründe iç satışlar adet bazında bir önceki yıl aynı döneme göre yüzde 9 azaldı. Üretim aynı seviyeyi korurken ihracat yüzde 1 oranında arttı.
Basın toplantısında ekonomi ve sektöre ilişkin değerlendirmeler yapan TÜRKBESD Başkanı Can Dinçer, OECD’nin Türkiye ekonomisi için yüzde 2,6 küçülme öngördüğünü, 2020 yılından itibaren ise yeniden büyüme trendine geçmesini beklendiğini hatırlattı.
Dinçer, “Türkiye ekonomisindeki daralmaya paralel olarak iç pazarda beyaz eşya satışları da ilk yarı yılda bir önceki yıl aynı döneme göre azaldı. 2018’de 6 ana ürün grubu için ilk 6 aylık satış rakamımız 3 milyon 900 bin adet civarında iken bu yıl 3 milyon 500 bin seviyelerine geriledi. Bununla birlikte Haziran ayında konut satışları yüzde 48,6 oranında azalırken, beyaz eşya satışlarında bir toparlanma görüyoruz, 6 ana üründe iç satışlar yüzde 4, ihracat yüzde 7 oranında arttı. Tahminlerimiz 2020 yılından itibaren ekonominin büyüme trendine girerek 2021’de satışlarımızın tekrar ivme kazancağı yönündedir. 2018 yılı sonundan Haziran ayına kadar geçerli olan ÖTV indiriminin sıfırlanması ve alışverişlerde taksit sayısının artırılması uygulamaları, olumlu etki yaparak pazarın daralmasını yavaşlattı. ÖTV indiriminin tekrar geçerli olmaması durumunda ise son çeyrekte yüzde 20’lik bir daralma olacaktır. ÖTV’nin kaldırılmasını ve enerji verimli ürünlere sağlanan teşvikle sektörümüzün desteklenmesini beklemekteyiz” dedi.
Dünya Beyaz Eşya pazarının 213 milyar dolar büyüklüğünde olduğunu anlatan Dinçer, Çin’den sonra ikinci büyük üretim üssü olan Türkiye’nin ihracatının 22,1 milyon adet seviyesinde olduğunu belirtti.
Sektörün büyüklüğünün sadece üretim kapasitesinden kaynaklanmadığını anlatan TÜRKBESD Başkanı Can Dinçer sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Beyaz Eşya sektörü AR-GE, patent, uluslararası marka yönetimi, tedarik zinciri yönetimi anlamında da ülke ortalamasının üzerindedir. Teknolojik gelişmeler sektörümüzün omurgasını oluşturmaya başladı. Günümüz tüketicisinin ihtiyaçlarına yanıt verecek şekilde bir yandan fabrikalarımızın otomasyon seviyesini yükselterek, yapay zeka uygulamaları ve büyük veriyi analiz ederek üretim süreçlerimizi geliştiriyor, verimi ve kaliteyi artırırken, maliyetlerimizi düşürüyoruz. Böylece uluslararası rekabet gücümüzü de artırıyoruz. Bu bağlamda, sektörümüzün çabalarının devletimiz tarafından görüldüğünü ve bize destek olunmaya çalışıldığını sevinçle paylaşmak isterim. Devletimiz, 11. Kalkınma Planı ile bu yönde bir irade ortaya koymuştur. Gelişmeler hassasiyetle takip edilmektedir”
Üretiminin 75’ini ihraç eden Türkiye Beyaz Eşya sektörünün, iç pazar daralırken bu sayede ayakta kalmayı başardığını aktaran Dinçer, “Beyaz eşya sektörü net dış ticaret fazlası veren bir sektör. Ülkemizin cari açığına olumlu katkı yapıyor. Ancak, uzun süredir iç satışlarda devam eden daralma ve maliyet artışları Türkiye’nin avantajlı konumu açısından risk teşkil etmektedir. Örneğin son 15 ayda elektrik maliyetleri yüzde 130 arttı. Ortalama yüzde 5-7 bandında seyreden ihracat oranı da yüzde 1’e geriledi. Polonya ile aramızdaki ihracat performansı farkı giderek kapanıyor. Bu durum sektör için olduğu kadar ülkemiz için de endişe vericidir” dedi.
TÜRKBESD üyeleri basın toplantısında beyaz eşyanın ana girdisi olan yassı çelik maliyetleri konusundaki sıkıntılarını da dile getirdi. TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz, “Yassı çelik kullanımı, beyaz eşya üretim maliyetinin yüzde 17’si kadardır. Sektörün karlılık oranları geleneksel olarak düşük seyrediyor. 2018’den beri devam eden beklenen iç talep daralması, sektörün maliyet tarafına odaklanmasını zorunlu kılmaktadır. Döviz kuru zaten bir maliyet artışı ve ticaret bariyeri oluştururken, yüksek vergiler ile hammadde ve ara malı temini iyice pahalı hale geliyor. Birim maliyetlerdeki artış ihracat rekabetinde sektörü zor durumda bırakacaktır. Sektörün pek çok girdisi yerli olmasına rağmen çeşitli ham madde ve ara malında dövize bağlı olmasından ötürü kur hareketleri maliyetleri etkiliyor. Yüksek vergilere muhatap olmak sektörün ihracatını da olumsuz etkiliyor. Küresel daralma nedeniyle ihracatta rekabet artarken maliyetlerin düşürülmesi çok büyük önem taşıyor” dedi.
Mevcut ekonomik koşullardan beyaz eşya sektörünün rekabetçi gücünün zarar görmemesi için önlem alınması gerektiğini vurgulayan Yavuz, şöyle devam etti: “Yassı çelik maliyetlerinde artış yaratacak her uygulama, bu ham maddeyi kullanan sektörlerde telafisi zor kayıplara yol açacaktır. Uluslararası rekabette zarar görmemek için dünya fiyatlarından ham madde temin edebilmek gerekiyor bunun için de yerli arz yapısının maliyet yükü getirmeyecek şekilde değiştirilmesini talep ediyoruz. Sacda tarife kotası açılması gibi müdahalelerle, sektörün rekabetçiliğinin daha fazla zarar görmesi engellenebilir”
Yassı çeliğin yerli arzı konusunda kapasite artırımı ve çeşitli sac üretimi yapacak tesislere yatırım yapılması gibi yapısal ihtiyaçlar olduğunun altını çizen Yavuz, Türkiye’de kaliteli sac ürünlerin çok maliyetli olduğunu belirti. TÜRKBESD Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Yavuz, şunları söyledi: “Sektör olarak teknik özellikler, kalite ve fiyat odağında yassı çelik -paslanmaz çelik ithalatı yapma gereği duyuyoruz. Ancak çelik talebini yıllar içinde yerli üretimden karşılama eğilimi arttı. Çelik üretim kapasitesi rekabetçi bir zeminde arttığı durumda, yerli tedarik her zaman ilk seçenek olarak kalacaktır”